Sonbahar

 

Sonbahar!.. Zaten bir sonbaharda doğmadım mı ben.Biliyorum yaşamımız da bir gün sonbahar olacak, ama yine de her sonbaharın bir ilkbaharı vardır. İnsanoğlu ilkbaharı doğanın sessizliğe gömülmesi veya hüzünlü birine yada bir ölüme benzetmişlerdir. Çoğu insanlar sonbaharı başka, başka duygularla anlatır. Duygulara katılmakla birlikte yaşam sevinci ile sonbaharın kollarına kendilerini bırakanlar da olmuştur. Sonbahar'ın üstüne sözler söylenmiştir bazen şiir, bazen roman bazen de hayat, kolaylığıdır ki hemen insana çağrışımlar yapar zaten bir şaire, yazara yön veren çağrışımlar değilmidir?...

Her bir ağaç doğanın rüzgârına kendilerini bırakıp koro halinde bir yöne doğru sallanıp, sararmış yapraklarını dökerken bilinçli bir acıyıcımı çekiyorlar yoksa en güzel eğlenceyle temizlenmenin keyifinimi çıkartıyor. Bir başka yöne çevirip yolumu; Toprağın, suların, vadilerin, gökyüzünün de katıldığını görüyorum. Bu mevsimde kuşların ötüşü bile değişmiştir.Kim ne derse desin sonbahar, sonbahar daha başka duygular veriyor bana. Her sonbaharda çeşitli çağrışımlarla doluyor, besleniyor, yenileniyorum beyin fırtınasında, işte bu yüzden

sonbaharda çağrışımlarım dolar taşar ve ardından tespit ve analizleri yaparım. Sonunda bir şiirle veya başka bir yazınsal türle aktarırım kendimi, öyle ya her birikimin bir aktarımı vardır, birikimler olmadan aktarımlar gerçekleşmez, her insan yaşarken farkında olmadan birikir, kimisi doğa ile kimisi okuma ile kimisi de dinleyerek, bu tür örnekler uzar gider sonuçta içimizdeki birikimlerimizi konuşaraktan aktaranlar olmuştur kimisi de bu birikimleri kâğıda aktararak, o aktarımdan sonra tekrar bir birikim çabasına girecektir. Bunun örneklerini doğanın içinde barındırdıkları her şeyden görebiliriz. Örneğin Arılar çiçeklerin polenleri ile birikir ve birikimlerinin aktarımları baladır. Bulutların birikimi yağmura,yağmurun birikimi de toprağadır. Eğer bu birikimleri içimizde aktaramasak türlü, türlü sorunlarla karşılaşırız. O birikimler içimizi yakar kurtçuk gibi kemirmeyebaşlar.

Neyse biz dönelim yine şu sonbahara; Şu Malatya'nın ve doğu anadolu bölgesinin sonbaharı doğanın içinde barındırdığı ağaç türleriyle başkadır, hele dere ve ırmak kıyılarında uzayıp giden söğüt ve kavak ağaçlarına ne demeli, etrafındaki bağ ve bahçelerin bir orman gibi belirginleşen kaysı ağaçlarının o muazzam sararmış yapraklarıyla, belki bir şiiri belki de bir ezgiyi bağıra, bağıra duyuruyor. Yapraklarını birer ikişer dökmüş adımını atsan ayaklarınız yapraklara gömülecek.

Evet sonbahar gelince çıkıp etrafı gezmek dolaşmak doğayla kucaklaşmak gerekiyor. Durumunuz ve konumunuz bunu güçleştiriyorsa en azından kent, ilçe veya köy civarının etrafındaki ağaçlara bakın.Aslında benim söylemek istediğim sonbahar mevsiminin keyfini yeterince yaşayamama üzerineydi işin gerçeği doğayla dostluk kurmanın önemini tutup ta bir kenarı atamayız. Onun değerini yüceltip yükseltmek ve daha da önemlisi korumak gerekiyor. Bu yaklaşım bize insan olmanın bilincine daha da yaklaştırmış olur.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol